Erkan Baş: Barışın Türk sesi olmak istiyoruz
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, milletvekilleri Ahmet Şık’ın açıklamalarının ardından yaşananlardan duyduğu üzüntüyü dile getirdi. HDP ile merkezde herhangi bir gerginlik yaşamadıklarını ifade eden Baş, “Bunun partinin birlik beraberlik fikrini zedelemek isteyen merkezlerin çıkarına olduğu düşüncesini asla unutmamamız gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’deki Türk ve Kürt işçiler.”
Erkan Baş’ın Cansu Çamlıbel’e yaptığı açıklamanın ilgili bölümü şöyle:
“- HDP’de siyaset yapan ve bunun bedelini ödeyen Ahmet Şık, bir gencin sokakta yaptığı yorumun ardından “Kürt faşistleriyle işim olmaz” diyor. Böyle algılanması doğal olmaz mıydı; ‘Orada siyaset yapmış biri olarak bunu söylüyorsa bir bildiği var demektir. Bu, HDP içinde gerçekten demokratik bir duruşun olmadığı anlamına geliyor.’
Bakın orada bahsi geçen görüşlerle ilgili açıklamayı Ahmet yaptı ve biz de parti olarak yaptık. Böyle bir HDP değerlendirmemiz yok.
– Üzgün müsün?
Tabii ki çok üzüldüm. Orada gizli bir çekicilik olduğu gerçeğini bir kenara bırakmamak gerekir. Bir örnek vereyim; Bir kızım bir oğlum var ikisi için canımı veririm ama evde bir an birbirimize kızabiliyoruz. O anı kameraya çekerseniz başınıza başka bir şey gelebilir ama bu birbirimize olan sevgimizi değiştirmez. Bu kızımı sevmediğim anlamına gelmez. Ahmet ya da ben siyasi görüşlerini gizleyen insanlar değiliz. Siyaset bunun içindir. Ancak siyasi görüş başka, anlık bir diyalogda kurduğunuz cümle başka. Ayrıca bu alınmış ve mutlaka ikram edilmiş bir şeydir. Bunun Türkiye’deki Türk ve Kürt işçilerin birliği fikrini zedelemek isteyen gruplar için faydalı olduğu fikrini asla unutmamamız gerektiğini düşünüyorum. Bütün bu tartışma sürecinde, tüm samimi eleştiriler başımızın üstünde yer buluyor. Ama buradan hareketle Türk sosyalist hareketi ile Kürt hareketi arasındaki ilişkileri bozmak ve bozmak isteyen yaklaşımlara karşı dikkatli olmak zorundayız.
HDP’li arkadaşların bize eleştirileri var, bizim de onlara eleştirilerimiz var. Ama bunların anıldığı yerler ve ifade ediliş biçimleri son derece değerlidir. Mesela Gültan Hanım bana cezaevinden bir mektup yazdı. Bunu tartışmak istiyorum ama bunu tartışabilmenin ön koşulu Gültan Hanım’ın özgürlüğü. Hapisteki biriyle nasıl tartışabilirim? Binlerce siyasetçiyi cezaevinde tutan ve sürekli iktidar baskısı altında olan bir siyasi hareketle nasıl tartışmaya girebilirsiniz? Bu doğru değil. Ama bu olur; fikirlerimizi kendi aramızda arkadaşlarımızla paylaşırız.
‘AHMET ŞİK BU ÜLKEDE BARIŞ ÇABALARINA ADAŞMIŞ BİR İSİMDİR’
– Sırrı Süreyya Önder, arkadaşlarınız arasında olmasını bekleyebileceğiniz isimlerden biri değil mi mesela? Ahmet’in o görüntüdeki sözlerini “hastalıklı bir bakış açısı” olarak nitelendirdi. Ayrıca hem partinin hem de Ahmet’in özrünün yeterli olup olmadığı tartışmalıdır.
Tam olarak bunu kastediyorum. Bakın o video çıkmadan bir gün önce Babala TV’nin çekimlerinde Ahmet’le yaklaşık 8.5 saat beraberdik. Program boyunca birçok kez -programın formatı böyle olduğu için- bizi HDP’ye karşı kötü sözler söylemeye zorladılar. Sekiz buçuk saat! HDP hakkında kötü bir söz söylemiş olsaydık, o programa katılanların varlığı başarılı olurdu. Biz söylemedik, söylemeyeceğiz.
Bakın Türkiye Emek Partisi 1971’de ‘Kürt var’ dediği için kapatılan bir parti. Ahmet Şık’ın Türkiye’deki kontra cinayetleri konusundaki çalışmalarına ve HDP’den adaylığına baktığınız zaman Türkiye’de barış mücadelesine gönül vermiş nadide isimlerden biri. Böyle bir tarih ortadayken gizli bir çekimde söylenmiş bir söz. Önü yok, arkası yok, ne denir belli değil. İnsanları bu kadar kolay harcamamalıyız. Orada söylenen sözleri, kendisi de gözden kaçan bir arkadaşıyla, orada konuştuğu kişinin de Ahmet’in daha önce HDP’li tanıdığı bir arkadaşıyla sohbet haline getirdiği belli. Ahmet ‘Kürtler faşisttir’ demiyor. Eleştirilerinde haklı olanları ayırıyor ama düşmanca eleştiri için böyle bir kelime kullanıyor. Bence fazla büyütmemek güzel. Ayrılmak dünyanın en kolay şeyidir ama dostluk çaba ister.
‘TÜRKİYE’NİN BARIŞIN SESİ OLMAK İSTİYORUZ’
– Ahmet’in eleştirisinde öyle bir sitem yok muydu; Emek ve Özgürlük İttifakı’nın (HDP) egemen yapısı ve o egemen yapı, küçük yapıların nefes alma alanını daraltıyor.
Açıkçası Ahmet’e sormadım bile. Çünkü Ahmet’in bu ülkede yaşayan her vatandaşı eşit vatandaş olarak görme çabasını biliyorum. Bu eşitsizliğe en çok Kürtler ve Aleviler maruz kaldığı için onların yokluğundaki hassasiyetlerini biliyorum. Ancak her toplulukta o topluluğa yakışmayan davranışlarda bulunan kişiler olabilir ve bunların davranışları tüm topluluğa mal edilmemelidir. Ona gerçekten sormadım, ama bana sorarsan, demek istediği buydu. Ben bir Boşnak’ım, Boşnaklardan biri yanlış bir şey yaptığında onu eleştirmeyelim ve obura söylemeden bu davranışına engel olalım.
TİP burada Kürt sorunundan en çok kendisini sorumlu görüyor; Türkiye’nin batısına yayılan bir şovenizm var, Kürt düşmanı var, iktidardan beslenen ırkçı bir anlayış var. Onu kırmak istiyoruz. Barışın Türk sesi olmak istiyoruz. Batıdan Kürt halkının büyük barış iradesine uzanmanın gayreti içindeyiz. Temel görevimiz budur.” (HABER MERKEZİ)